Mayıs 31, 2008

vapurda..

iskelemize yanaşmakta olan gemi direkt hareketle
adalar-çocukluk seferine çıktı..




gidenler bilir..adanın arka tarafındaki plaj kışın ayrı güzeldir.
ilk bakışta terk edilmiş görüntüsü verse de
bi dünya başıboş köpek arkanızdan koşarken soluğunuz kesilebilir=)
işte ''köpek saldırırsa koşma, kaçma ölü taklidi yap'' felan tarzı cümleler o anki ruh halinize bağlı olarak pek bi işe yaramıyo.
biz o gün bunu anladık Akın'la.
o gün hepsi ayrı güzeldi;
tom amcanın kulübesi..
ve yosun kokusuna kırık midye kabuğu..

Mayıs 24, 2008

mavi sakal


soruların ve cevapların önemini fazlasıyla yitiren şarkı
tam da boşalan yolların ortasında..

Mayıs 21, 2008

bünye meselesi..


dünyanın en kendini bilmez fikirleri benim.
on numara hayal dünyası,
uzağında ben, evrensel küme sen.
gidebileceğim en alakasız yerde bile..
oysa çağ ekzogamiye geçeli çok oldu ya..
ilkel benlik, ilkel ananeden çok uzağız artık.
bak ama hala sağlam ego var göğsümüzde
(libido yer yer tavan yapmış kimimizde)
bu yüzden totolojik beyin travmasına ne hacet?
kişisel diyetimiz, erdem sınırına yakınsayacak seviyede bir yere ulaşınca görüşelim..
...
o zaman id yok.
yer yok, zaman yok.
o zaman..hak için hukuk yok.
armuta armut diyene ceza,
susana ödül yok.
düşünceye kilit, kilide maymuncuk,
harikasız dünya, safralar akmış.
..
cennetin dibi delinmiş, cehenneme düşmüş.
elde var hurma ağacı..
yersen.

Mayıs 20, 2008

bitse de gitsek

sanırım hepimiz yeterince sıkıldık.
bu yaz herkese iyi gelsin..

Mayıs 16, 2008

burdan bakınca..


kutudan yalnızca umut çıkmamıştı.
ki ben de sanırım ona bakınıyordum saf saf..



hem hiç birimiz inkar edemeyiz. karıştırdığımız, bilerek yanıldığımız çıkmazlarımız şehri doldurdu.
zira trafik; kilit.

tinsel haz?

bedensel olana ne dersin bebek?


bazen nelerle uğraştığımıza inanamayışımız.

nasıl da deli divane koşuyoruz, koşuyoruz ve amaçsız nefes nefese.
kollarımız ağrır da belli etmeyiz.

burası değil. olmak istediğimiz yer, yapmak istediklerimiz hiç değil' dir.
yine de beceririz.

zaman zaman düşer: garanti kapsamına bile girmeyen,
çoklu kullanıcı hatalarından ötürü,
servise yutturamadığımız açık yaralardan radyasyon salık verir nasıl da güleriz.

içten içe boğulur, saçmaladıkça gerekli sonlara gark ederiz. hurda arabasında bir gramofonluk makama bile denk düşmeden.

insan işte.
çevir tersini giy, çevir biraz düz takıl.
al bu sana daha çok yakıştı. sen biraz bununla takıl.


şimdi biraz yalnız kal.
duvardaki gölgene asıl, kollarına biraz müsaade
bak hem burada ışınım yok. yara kapandı salınım yok.
eller temiz, kir izi yok.
tutun biraz.
son vapurla karşıya geçti tüm hesaplaşmalar.
nasıl da karınca kadarlar. bakmazsan görünmezler, kaybolmazlar da.
ama sen bak.
nasılsa görmesen de oluyor.