Ocak 23, 2010

ev ve ev bilinen.


''Uygarlığın olmadığı yerlerde ev bir evle değil, bir eylem ya da eylemler kümesiyle temsil edilir. Herkesinki kendine özgüdür. Bir zorunluluk duyulmadan seçilmiş eylemler kendi içlerinde geçici olabilirler belki, ama herhangi bir binadan daha kalıcı ve sağlam sığınaklar sunarlar. Ev o zaman bir mekan olmaktan çıkar, yaşanan bir hayatın anlatılmamış öyküsü olur.

En can alıcı noktaysa, evin aslında insanın adından başka bir şey olmadığıdır-birçok kişiye göre de insan adsızdır.

Gök mavi kara
sığırcıklar açıp kanatlarını
vazgeçiyorlar süslenmekten
ve cevap yazıyorlar
bir mektuba.

Güneş batarken
Dişleri altına buluyor
ve ben et ve tırnak misali
yerleşmişim bir kere bu şehire.''

Ocak 14, 2010

Güzel günler görmek ümidiyle

''Her şey olması gerektiği gibi''
dedim ya ağlamaya gerek yok.
..
Herkes başka hayatlara yollanmadan evvel,
en azından bir ''Merhaba'' yı muhafaza edebilmek adına her şey konuştuğumuz gibi.

Ocak 06, 2010

The Last Sleep


Şu sıralar sık duyduğum ölüm haberlerinden bir hayli sıkılmış olmam..
Tekrarlandıkça damağımda giderek azalan bir acı hissiyat ve anlamsız duygusal-mallık sendromu. Artık ne hissedeceğini kestirememenin dengesizliği.
..
Neyse bu postun esas sebebi
içinde her hissiyatı barındıran,
her dinlediğimde enteresan rüyalara daldıran sesiyle
Lhasa De Sela' nın vefat edişi.
İsterim ki diğer sevdiklerim gibi güzel uyusun; Savaşsız ve Huzurlu.


(Bu arada kendiyle tanışmama vesile olan arkadaşıma da teşekkürü borç bilirim)


Foto: Lhasa