''Uygarlığın olmadığı yerlerde ev bir evle değil, bir eylem ya da eylemler kümesiyle temsil edilir. Herkesinki kendine özgüdür. Bir zorunluluk duyulmadan seçilmiş eylemler kendi içlerinde geçici olabilirler belki, ama herhangi bir binadan daha kalıcı ve sağlam sığınaklar sunarlar. Ev o zaman bir mekan olmaktan çıkar, yaşanan bir hayatın anlatılmamış öyküsü olur.
En can alıcı noktaysa, evin aslında insanın adından başka bir şey olmadığıdır-birçok kişiye göre de insan adsızdır.
Gök mavi kara
sığırcıklar açıp kanatlarını
vazgeçiyorlar süslenmekten
ve cevap yazıyorlar
bir mektuba.
Güneş batarken
Dişleri altına buluyor
ve ben et ve tırnak misali
yerleşmişim bir kere bu şehire.''