Ocak 13, 2009

kutu


beyin yanıltır insanı;
öyle ki aklınızın size oynadığı, bir dizi oyundan başka bir şey değildir olan biten.

yarattıklarınız hayallerinizle sınırlıysa;

her oturduğunuz bar sandalyesi, geçtiğiniz sokak, her beklediğiniz kaldırım
henüz kimselerin oturmadığı, geçmediği, basmadığı noktalar kümesiyle doludur.

sonra bir ''aralık'' vakti,
ayaklarınız sizi bilmediğiniz yerlere sürüklerse
Elleriniz aralıklara girmeye ürker.
tüm temaşa etrafınızı süsler
işte ne yapacağınızı kestiremediğiniz
o vakit;

''eşdeğeriyle yan yana yürürken
cehennem sokağında birey olmak..''
..
''bir'' iken birey, bireyken üvey,
sonra uyumakla ayılmak arası bir sabah.
gözümü açmamla birlikte
mudil olan her olguya neşrediyor yüzün
bir yerlerde, tüm kötü fikirleri beyaza boyamak gibisin.
yer yok şakaklarımda karmaşaya.

..
giysiler, sadece kusur örtmez.
dilin söyle(ye)mediğini, kapatmak ister ama çoklukla beceremez.
ten, insanı örtendir
ve giysiler
çokluk dikkat dağıtırlar,
sonra bir gece yarısı gerçeği sabotajdan hesaplaşmalar boyu açığa alınırlar.

ve..


''ve en inceldikten sonra

ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.''

..

varılacak yerlere giden yollarda,
zaman, gökyüzüne baktıkça neşreder kol saatime.
nevadır yıldız, sesi soluğu kalmayan oda camları için.
cam;

''saat beş nalburları pencerelerden
madeni paralar gösteriyorlar
yalnızlığı soruyorlar,
yalnızlık, bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.''

beyin, avutur insanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

tefsir