Eylül 11, 2011

Dıravdan hikaye

"Her şey güzel." dedi.
..
Bardağı kafasına son kez dikip, masanın sol ucuna koydu ve ayağa kalkıp ceplerini yokladı. Ceketini astığı sandalyeden alıp yanıma geldi. Dizlerimi karnıma çekmiş pejmürde bir halde oturuyordum, terlemiştim. Gözlerimin altını sağ eliyle sildi ve gülümsedi.
Camdan baktığımda yokuşu yarılamıştı,
diğer tarafta güneş battı batacak bir şehir.

Güzelden çok olması gerektiği gibiydi.
Çokça anlamlar yüklenmemesi gereken bir gidişti işte.
İş oluş ya da yokoluş belirten bir eylemdi.
Eli megafonlu seyyar satıcılar, pencereden halı döven mahalle kadınları ya da sokaktan annesini çağıran ısrarcı veletler kadar sakin ve kararlıydı.

Oluyordu bazen böyle şeyler. Elbette her şey, her zaman iyi değildi.
Sonrasında kalkıp makinadan çamaşırları çıkardım.
Saate uzun süre bakmadım, çok düşündüm.
Neredeyse hiç su içmeden ve yerimden kalkmadan oturdum.
Uyudum.
Unutmaya koyuldum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

tefsir