Mart 09, 2008

düşününce..



bugün yolda görüpte elini bıraktığın o kızdan çok yandı canım. yanlış anlama kıskanmadım, sadece kendimi onun yerine koyunca.. ona birşeylerden bahsettiğin anda nereye koycağını bilemediğin ellerin, kızın ürkek bakışları. ya senin 'yoo görmedim aslında ben seni' vari edaların. yapmacık durdu ve hatun bozuldu.

oysa en çok o sokağı severdin sen. sümbül kokardı baharla beraber. evden çıkar Gökova'ya inerdik.yüzerdik, sen daha çok dalmayı severdin. dipten çıkardığın deniz minarelerini hediye ederdin, kalbime giderdin..akdenizin tuzu, saçlarını salardın, uzundu kıvrılırdı, kalbime uzanırdı..
en çok sevdiğim tişörtünü giyerdin, siyahtı. herkes birilerinin meleğiydi. ama sen hiç bi zaman benim değildin. nerede eksik bir parça varsa es geçerdim. en bütünü sendin. aslında kimsenin oluşturamadığı bir ideallik sınırı çizmiştin ya adım adım yitirdik biz onu..
nasıl da bayılırdın kahvaltıya, günün en güzel öğünüydü sana. ben reçeli sona bırakırdım sen daha baştan affetmezdin. bir kereliğe mahsus yaptığım dağ çileği reçelimi bir kere de yemiş bitirmiştin. şekerin tavan yapmış uzunca bir süre yerinden kalkamamıştın.
sarılıp dudak dudağa uyku..yorganı kundak yapardım, kendimi bilmez uyurdum, üşürdün yine de ses çıkarmazdın..hep benden önce uyanır benden önce seyre dalardın.
bencildim, düşüncesizdim çoğu zaman, es geçerdin takılmaz, kırılsan da yamulmazdın.
öyle birşeydi, tapardın..bi yerime birşey olsa canım yansa benden önce ağlardın. çok sakardım,
merdivenlerden düşüp bileğimi incittiğimde saatlerce tutamadığın için kendini suçlamıştın. kucaklayıp yatağa götürürken omzuna bıraktığım maskara izine..su içirmeye çalışırken soluk boruna yolladığım damlalara..en çok hastayken bayıldığın sebze çorbasına..
cup griye severdik Baylan'da. black code daha bi yakışırdı gözünde bana. severek aldığın ama yalnızca bir kere giydiğim elbise. o gün tam anlamıyla dünyalar senin, ciddi anlamda su toplamış ayaklar benim..ve daha bi çok yaşantı.

sonrasında, ilk 6 ayın mükemmelliği yerini tartışma ve çıkmazlara bıraktı.
konuşurduk, o anlık hallederdik ama aslında halledemezdik. sonra tartışmalar büyür ve kısırlaşırdı, sen çıkar giderdin öyle ya kalırsan kıracağından korkardın, bunu bile kanıksamıştık. ise karışırdın sokaklarında Muğla'nın. ağlardım, sona gidişimize, tükenişimize, bir daha başa dönemeyişimize, kendi inadıma, hırçınlığıma, senin mükemmeliyetçi tavrına..bilirdim son geliyor ve daha bir sarılırdım her defasında..

arsızca ağlardım yatağı mabed yapar, yorganı siper. dış dünyaya küser, kendime küser bi sana bakardım. sana sarılırdım..çocuk kalabildiğim tek yanımdın.
annem bile 'evladım sen bu kızın nesini seviyorsun allaşkına?' demişti de.methiyeler düzmüştün, şaşırmıştı.

-tükenen bir fiildir 'bitti', di li geçmiş zamanda O' nun adına çekimlenen.
bir süreçtir aslında kestirip attığına bakmayın öyle. aklı mantığı bırakıp da bir umut diyerek düşülen yola çakılan kazıktır.
sonu görmektir esasen tüm gerçekliğiyle ve alelade bir günde mecalsiz halinize vurduğunuz tekmedir, sizi size çevirmesini umduğunuz.-

yorgunluk sarmıştı iyiden iyiye.hastalıklı bir şekil almaya başlamıştık ki böyle ilişkilerden hep nefret etmişimdir.
artık bir yanımız kalmamıştı tüketecek, yemiş bitirmiştik. yine beraberdik ama halsiz, takatsiz, kavga çıkmasın diye de daha çok sessiz. her defasında 'eski biz'e dönme çabalarımız yetersiz ve denedikçe yersiz. daha bir çok olumsuzluk eki.

en son tartışmamızdı. tüm haftasonu aramamıştım seni. kafamda ayrılık senaryoları kuruyor perde perde yazıyor, bi türlü oynamaya kalkışamıyordum.
aradığımda bir cesetten farksızdı sesin. anlamıştım burnun kanamıştı yine..buluşalım dedim, ağlarım bize gidelim dedin. hazırlıklıydım, itiraz etmedim bir kere de sonlanmalıydı. oturduk, anlattım..daha doğrusu saçmaladım bi dünya dolusu. nasıl da saçmalamıştım, sarılmak istememiş, kaçmaya çalışmıştım hatta. izin vermemiş sarıp sarmalamış hıçkırıklara boğmuştun.bitmişti ve ben şaşırtıcı bi şekilde rahatlamıştım. elele çıkmıştık evden en sevdiğin sokaktan geçip vedalaşmıştık.
-işte sen şimdi tam da aynı şekilde geliyordun karşıdan, ellerine belli ki kendinin bile yakıştıramadığın bir hatun eli. bıraktığın anda gülümsedim, firad yanımdaydı olayın farkına varınca sustu-
aynı gece sana ait ne varsa toplayıp kaldırmış, bir daha ulaşamayacağım en emin yere saklamıştım.yanımda göremeyen herkes seni sorsa da tekrar tekrar hatırlatsa da yaşanmışlıkları, bir kerede bitmeliydi, ertesi gün reset atmış olarak kalkıp kaldığım yerden devam etmeli eski benliğime dönmeliydim.işte bu yüzdendir ki son verdiğim en güzel alışkanlığımdın, bittikten sonra kısırlaştırdığım..

ne kadar oldu hatırlamıyorum şimdi, değişti bi çok şey haliyle. kaldığım yerden devam ettim.yalandan bir ilişki iliştirdim araya..tampon gibi kaldı, beceremedik sonra kendini kaybetti, gereksizliğini anlayınca ondan da vazgeçtim. gezdim, bokunu çıkardım, içtim ve atladım zamanları.


düşününce..
tek kelimelik; arkası, bir yaşantı torbasıyla ağzına kadar dolu olan cümleydi, 'bitti'. öyle ya evvela siz vardınız ve tüm bencilliğinizle yine size dönmektir çabanız...

1 yorum:

  1. başta yorumsuz kalmasıydı dilegim, sana yazarken dökülenlerin saklanmasını istedim "fena! senli fena bir hikaye, fena bi anlatı.. korktum okurken, güldüm de bazen, değmiş ama yaşadıklarına... düşününce cansın lan..(=
    olmazdı zaten senden ötesi, senden berikilere takıldı o da, utanarak.. onun büyüdügü bi hayatta yeniden buluşmak dilegiyle.."
    toiche's dıriğmm

    YanıtlaSil

tefsir