Temmuz 04, 2008

drama


sanırım elimizdeki tüm kartlar yere serildiğinde, üstüne konuşabileceğimiz pek bir şey kalmıyor.
tüm birikimler bir yana, bilerek ve haksız sonlara gark ediyoruz birbirimizi. kimse başlarken böyle olsun istemiyor hoş, ama kimse yokuşlarda tırmalamaktan, rol değişimlerinden ve tükenmek bilmeyen kısır, obsessif zorlanımlardan yorulmuyor da. rutinlerle örülüyor etrafımız, içimizden gelen dışımıza çıkamaz oluyor. sinir bünyeyi aşıyor kendi çıkmazlarımız kulak ardına itilirken, tüm paylaşımlarımız kasık altlarında sona eriyor. kimseler suçlamıyor evet bizden başka kendimizi. kimse yalvarmıyor da böyle olması için. ya sadece sevilmek hoşumuza gidiyor (küçük köpek yavruları gibi), ya acımayı sevmek sanıyoruz birçok kere (zekat mı veriyosun mübarek? aşk ulan bu!) ve binlerce kez daha yanıltıyoruz kendimizi. şimdi kim kimin efendisiydi?
bir dakika..
doğa şaşması bu olsa gerek. Dikkat! yabancı cisim ilgi alanına girdi
alerji-tepkime,
emme-soğurma,
çiğneme- (dur)yutma,
hazmet-(dur! naaptın)çıkarma..
su içmek ister misin?

asimilasyonun doruklarında şimdi hissiz köpekler gibi.


gel gelelim ceza çok. önceki hayatlara dönme çabası. bir 'alışmışın kudurmuştan aşağılık olması' sorunsalı. irade fakiri bünyenin unutulan eşe dosta sarılma çabası..
döndük mü başa?!
hadi sar birer birer yaraları (dur ya da bir sonraki elde lazım onlar..drama)..
bu elindeki bir yaşantı torbası, şişirip bağla ağzını. patlat, dağılsın dumanı.
bilerek sarhoş ol, atla mecalsiz havuzlarına tüm anlamsız ama çekici bulduklarının.
unuttun mu? peki avuttun mu?

bak şu karşındaki fena değil sanki. ne dersin..
bir el daha?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

tefsir