Şubat 27, 2008

ithafname

saatimi çıkardım, masaya koydum.
yorgundum, yine yeniden.
boynum ve sırtımda kronik bir ağrı.

dik durmayışımdan şikayetçi annem kadar bile halim yok benim.

oysa incelikler vardı..
arkadaşlık diye tabir edilen ilişkilerde en çok. es geçilen, karambole getirilen, yutulan ama hazmedilmeyen incelikler.. günden güne yozlaştığımız bir yerde yüzümüz arkaya, eskiye ve 'en güzeliydi' dediğimiz günlere dönük. ne garip hala inanamayışımız olanlara, açık ve aleni olanı reddedişimiz avanaklar gibi.
kavram karmaşası yaşayıp, kargaşaya getirilişimiz. ne yazık..algı sınırlarını artık kestiremediğimiz insanları, hatır gönül deyip geçirilen yıllara ithafen yanımızda taşımamız.ve en olmadık yerlerde artık eksildiklerini müteakiben de dibe vuruşlarını görüşümüz..
farkındalık bu. olması gerekenle olamayan arasındaki. beraber geçirilen zamanların artık marjinal faydayı dibe çektiği kanun kadar gerçek gözlerimize batan.

ekseriyetle can çekişen yanlarımız: altüst ilişkiler..

türettiklerimiz artık yoz, artık değersiz..
hıçkırarak akıttığımız safralar kadar gerçek ki
sandığımız kadar masum değil hiçbirimiz..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

tefsir